بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَطَافَ عَلَيۡهَا طَآئِفٞ مِّن رَّبِّكَ وَهُمۡ نَآئِمُونَ ١٩

Ama onlar, daha uykuda iken; Rabbının katından gönderilen bir salgın onu sardı da,

– İbni Kesir

فَأَصۡبَحَتۡ كَٱلصَّرِيمِ ٢٠

O, kupkuru kesildi.

– İbni Kesir

فَتَنَادَوۡاْ مُصۡبِحِينَ ٢١

Sabah erken birbirlerine seslendiler;

– İbni Kesir

أَنِ ٱغۡدُواْ عَلَىٰ حَرۡثِكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰرِمِينَ ٢٢

Mahsullerinizi devşirecekseniz erkence çıkın, diye.

– İbni Kesir

فَٱنطَلَقُواْ وَهُمۡ يَتَخَٰفَتُونَ ٢٣

Ve gizli gizli konuşarak yürüyorlardı.

– İbni Kesir

أَن لَّا يَدۡخُلَنَّهَا ٱلۡيَوۡمَ عَلَيۡكُم مِّسۡكِينٞ ٢٤

Sakın bugün hiç bir yoksul çıkmasın karşınıza ve oraya girmesin, diye.

– İbni Kesir

وَغَدَوۡاْ عَلَىٰ حَرۡدٖ قَٰدِرِينَ ٢٥

Güçleri yetermiş gibi erkenden gittiler.

– İbni Kesir

فَلَمَّا رَأَوۡهَا قَالُوٓاْ إِنَّا لَضَآلُّونَ ٢٦

Onu gördüklerinde dediler ki: Herhalde biz yanlış geldik.

– İbni Kesir

بَلۡ نَحۡنُ مَحۡرُومُونَ ٢٧

Hayır, belki de biz mahrum bırakıldık.

– İbni Kesir

قَالَ أَوۡسَطُهُمۡ أَلَمۡ أَقُل لَّكُمۡ لَوۡلَا تُسَبِّحُونَ ٢٨

Ortancaları dedi ki: Ben size demedim mi? Tesbih etmeli değil miydiniz?

– İbni Kesir

قَالُواْ سُبۡحَٰنَ رَبِّنَآ إِنَّا كُنَّا ظَٰلِمِينَ ٢٩

Dediler ki: Tesbih ederiz Seni Rabbımız, gerçekten biz, zalimlerden olmuşuz.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu